Faeton: Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmiş revizyon] | [kontrol edilmiş revizyon] |
Değişiklik özeti yok Etiketler: Görsel Düzenleyici: Sonrasında metin editörü nowiki içeriyor |
k →Kaynakça: Bot: kaynak dz. (hata bildir) |
||
(10 kullanıcı tarafından yapılan 19 ara revizyon gösterilmiyor) | |||
1. satır: | 1. satır: | ||
[[Dosya:La_caída_de_Faetón_(Jan_Carel_van_Eyck).jpg| |
[[Dosya:La_caída_de_Faetón_(Jan_Carel_van_Eyck).jpg|küçükresim|Faeton'un düşüşü, Jan Carel van Eyck, [[Prado Müzesi]]]] |
||
''' |
'''Faeton''', [[Yunan mitolojisi]]nde Güneş Tanrı [[Helios]] (Roma mitolojsinde Sol) ile [[Okeanidler]]'den [[Klymene|Klimene]]’nin oğludur. Adı "parlak, ışıltılı" anlamına gelen Faeton’un öyküsü, [[Ovidius]]’un "[[Dönüşümler]]" kitabında anlatılmıştır.<ref>{{Kitap kaynağı|url=http://worldcat.org/oclc/863983984|başlık=Mitoloji sözlüğü|tarih=2011|yayıncı=Remzi Kitabevi|ad=Erhat, Azra,|soyadı=1915-|isbn=978-975-14-0391-9|oclc=863983984}}</ref> |
||
⚫ | |||
Adı "parlak, ışıltılı" anlamına gelen Phaethon’un öyküsü en iyi [[Ovidius]]’un ‘[[Dönüşümler]]’ kitabında anlatılmıştır. <ref>{{Kitap kaynağı|url=http://worldcat.org/oclc/863983984|başlık=Mitoloji sözlüğü|tarih=2011|yayıncı=Remzi Kitabevi|ad=Erhat, Azra,|soyadı=1915-|isbn=978-975-14-0391-9|oclc=863983984}}</ref> |
|||
⚫ | |||
⚫ | |||
⚫ | |||
=== Doğuşu === |
=== Doğuşu === |
||
Helios, her akşam indiği [[Okeanos]]’un sularında kızkardeşleri Okeanidlerle oynaşırken gördüğü amca kızı [[Klymene| |
Helios, her akşam indiği [[Okeanos]]’un sularında kızkardeşleri Okeanidlerle oynaşırken gördüğü amca kızı [[Klymene|Klimene]]'ye gönlünü kaptırmıştı . Günler geçtikçe aşkın ateşini arabasını sürdüğü Güneş’in ateşinden daha güçlü duyumsamaya başlamış, yaşlı Okeanos da hiç düşünmeden kızını vermişti ona. Bir oğulları olduğunda Güneş Tanrı kendi parlak ismini paylaştı onunla, adını Faeton koydu. {{refn|group="not"|Güneş Tanrı’nın özgün Yunanca ismi Helios’tur. Latin ozan Ovidius kitabında Güneş’in latinleştirilmiş isimleri olan Sol ve Phoebus isimlerini kullanmaktadır. |
||
Güneş’le özdeşleştirilmesine bağlı olarak Phoebus ismi Apollon için de kullanılır. Fransızcada atlı araba için kullanılan ‘phaéton’ sözcüğü |
Güneş’le özdeşleştirilmesine bağlı olarak Phoebus ismi Apollon için de kullanılır. Fransızcada atlı araba için kullanılan ‘phaéton’ sözcüğü Türkçeye ‘fayton’ olarak girmiştir. }}) Bu arada Okeanos oğlanın talihsiz geleceğini görmüş ama kızının mutluluğunu gölgelememek için gördüklerini kendine saklamıştı.<ref>Nonnus, Dionysiaca, 38. Kitap, 115-190 dizeler.</ref> |
||
=== Ovidius’un anlatımı<ref>Ovidius, Metamorphoses (Dönüşümler), I. Kitap, 750-775 dizeler; II. Kitap, 1-380 dizeler. </ref> === |
=== Ovidius’un anlatımı<ref>Ovidius, Metamorphoses (Dönüşümler), I. Kitap, 750-775 dizeler; II. Kitap, 1-380 dizeler. </ref> === |
||
[[Dosya:Cygnus changed to swan.jpg| |
[[Dosya:Cygnus changed to swan.jpg|küçükresim|Cygnus kuğuya, kızkardeşler kavaklara dönüşüyor, Bernard Picart]] |
||
Ovidius |
Ovidius Faeton’un öyküsüne [[İo (mitoloji)|İo]]’nun öyküsünden geçiş yaparak başlar. Öykünün başında Ovidius’un dizelerine serpiştirdiği bilgilerden öğrendiğimize göre Faeton, [[Epafos]] adında, kendisiyle aynı yaşta ve kafada olan bir gençle arkadaşlık etmektedir. Bir önceki öyküden anlaşıldığına göre de Epaphos, [[Zeus]]’un İo’dan olan oğludur; İo’nun [[Hera]]’dan kaçış yolculuğu [[Nil Nehri]]’nin kıyılarında son bulmuş ve Epaphos da burada, yani [[Mısır]]’da doğmuştur. Faeton’un bir üvey babası vardır, çünkü Klymene Etiyopya kralı ''Merops'' ile evlidir. Sonuç olarak Epaphos ile Faeton iki komşu ülkenin yani Mısır ile Etiyopya’nın prensleridir. |
||
Faeton, Epaphos ile konuşmalarında babasının Helios olduğunu söylemekte; Epaphos da buna inanmadığını, arkadaşının hayali bir babayla böbürlendiğini, annesinin her dediğine inandığını söylemektedir. Faeton Epaphos’un sözlerini hakaret olarak alır ve annesine giderek gerçeğin ışığında aklanmayı diler. Annesi de onun Güneş’ten olduğuna yeminle “''Eğer yalan söylüyorsam onun ışığını son kez göreyim; bana inanmıyorsan git kendin öğren''” der ona, “''zor değil, doğduğu (güneşin doğduğu) yerdeki evi ülkemize yakındır''.” |
|||
[[Dosya:Santi di Tito 001.jpg| |
[[Dosya:Santi di Tito 001.jpg|küçükresim|Kızkardeşlerin kavağa dönüşümü, Santi di Tito]] |
||
=== |
=== Faeton babasının sarayında === |
||
Annesinin bu sözleri üzerine |
Annesinin bu sözleri üzerine Faeton doğu ufkuna doğru uzun bir yolculuğa çıktı. Sol’ün (Helios) göz kamaştıran sarayına vardığında yıldızlar çekilmeye başlamıştı. O günkü yolculuğuna hazırlanan Sol ışıklı tahtında oturuyor, o güne kadar hiç kimsenin gelmeye cesaret edemediği konağına ilk kez ayak basan bu gencin kendi oğlu olduğunu sağında ve solunda duran saniyelere, dakikalara, günlere ve yıllara söylerken gururla gülümsüyordu. Faeton’u sevinçle kucaklayarak “''Annen doğru söylüyo''r” dedi, “''sen benim oğlumsun, dile benden ne istersin? [[Stiks]] üzerine yemin ederim ki ne istersen yapacağım''.” |
||
O zamanlar yeminler Oceanus’un yeraltına giren kolu olan kutsal Styx ırmağı üzerine edilirdi. Böylece yeminlerin tutulmaması halinde gelecek cezalara katlanılacağı baştan kabul edilmiş oluyordu. |
O zamanlar yeminler Oceanus’un yeraltına giren kolu olan kutsal Styx ırmağı üzerine edilirdi. Böylece yeminlerin tutulmaması halinde gelecek cezalara katlanılacağı baştan kabul edilmiş oluyordu. Faeton isteğini dile getirince Sol ettiği yemine pişman oldu. Çünkü delikanlı Güneş’in dört atlı arabasını sürmek istiyordu. Babası onu vazgeçirmeye çalıştı. “''Yemin ettim ama seni uyarmam gerek''” dedi, “''bu çok zor bir iştir. Bana bile zor geliyor. Alev soluyan azgın atları izlemeleri gereken yolda tutabilmek büyük güç ve beceri ister. Öğle vakti en yüksek noktaya çıktıklarında aşağıya bakarken benim bile içimi korku kaplıyor. Burçlar kuşağından geçerken Aslan’ın pençesinden, Akrep’in iğnesinden, Yengeç’in kıskaçlarından, Yay’ın oklarından ve Boğa’nın boynuzlarından kaçınmak gerekir. Hele iniş çok daha çetindir; dizginlere asılmak daha da güçleşir. Baban olduğuma inandıysan bir baba nasihatı gibi dinle sözümü, gel vazgeç bu işten. Senin dileğin bir armağan değil, bir felakettir. Başka ne istersen söyle, yapayım''.” Fakat yüreği gençliğin serüven tutkusuyla dolu Faeton isteğinden vazgeçmedi. Dört atlı araba ışıklarını saçmaya başlamıştı bile. Gül parmaklı [[Aurora (mitoloji)|Aurora]] (Yun. Eos (Şafak) sarayın önünde bekleyen atları zor tutuyordu. Baba Güneş alevlere dayanabilmesi için oğlunun bedenini kutsal yağla ovduktan ve yüreği sıkışarak son uyarılarını yaptıktan sonra koyverdi onu. |
||
=== |
=== Faeton Güneş’in atlarını sürüyor === |
||
Güneşin azgın atları burunlarından alev fışkırtarak hızla tırmanışa geçtiler. Fakat günün dakika ve saatlerine ayak uydurmaları için güçlü kollarla dizginlenmeleri gerekiyordu. Dizleri titremeye başlayan |
Güneşin azgın atları burunlarından alev fışkırtarak hızla tırmanışa geçtiler. Fakat günün dakika ve saatlerine ayak uydurmaları için güçlü kollarla dizginlenmeleri gerekiyordu. Dizleri titremeye başlayan Faeton dizginleri sıklaştırmak ve gevşetmek arasında bocalamaya başladı. Sürücüden gelen gücün zayıfladığını fark eden atlar daha da azgınlaşarak yoldan saptılar; yalnız sağa sola değil, yukarı aşağı da koşuyorlardı. Yere yaklaştıklarında, yerkürenin tepesindeki buzlar eriyor, ortasındaki denizler çekiliyor, nehirler buharlaşıyor, ürünler ve hayvanlar telef oluyordu. Afrika’nın üzerinden geçerken yeşillikleri, gölleri çöllere dönüştürdüler. Nil nehri bile başını kumlara gömdü. Sonra bir türlü bulamadılar kaynağını. Kanları derilerinin yüzeyine toplandığı için Etiyopya halkı siyah renge büründü. Faeton üstesinden gelemeyeceği bir işe kalkışmış ve başarısız olmuştu. Artık babasının atlarına el sürdüğüne ve soyunu öğrenmeye çalıştığına pişman olmuş, Merops’un oğlu olarak tanınmayı ister hale gelmişti. Artık alabora olurken gemi kaptanlarının yaptığı gibi dümeni bırakıp onu tanrılara ve dualara terk eder duruma düşmüştü. |
||
''' |
'''Faeton’un düşüşü ve kızkardeşlerinin dönüşümü''' |
||
Bu arada topraklarının ve üzerinde yaşayan canlıların acıklı durumunu gören [[Gaia|Toprak Ana Gaia]] torunu Zeus’un yardımını istedi. ''“Neden yıldırımların hiçbir şey yapmıyor?''” diye sordu ona. Zeus da gürledi ve yıldırım oklarından birini |
Bu arada topraklarının ve üzerinde yaşayan canlıların acıklı durumunu gören [[Gaia|Toprak Ana Gaia]] torunu Zeus’un yardımını istedi. ''“Neden yıldırımların hiçbir şey yapmıyor?''” diye sordu ona. Zeus da gürledi ve yıldırım oklarından birini Faeton’a fırlattı. Delikanlı saçları alevler içinde, gökyüzünde kayan yıldızlar gibi uçarak baş aşağı döne döne [[Eridanos (mitoloji)|Eridanus]] (bugünkü Po) nehrine düştü. O günü güneşsiz geçirdi dünya. Sadece çıkan yangınlar aydınlattı yeryüzünü. |
||
Faeton için nehir kıyısında yas tutan kızkardeşleri ''Heliades'' ve arkadaşı ''Cygnus'' öyle acı acı ağladılar ki Olymposlular dayanamayıp kızkardeşleri kavak ağaçlarına dönüştürdüler, ''Cygnus''’u da bir [[kuğu]]ya. Kızkardeşlerin gözyaşları amber damlalarına dönüştü. O günden beri kavaklar su kenarında salınır durur, yakınlarında da bir kuğu süzülür. |
|||
== Notlar == |
== Notlar == |
||
{{kaynakça|group="not"}} |
{{kaynakça|group="not"}} |
||
== Kaynakça == |
== Kaynakça == |
||
{{ |
{{kaynakça}} |
||
{{Otorite kontrolü}} |
|||
[[Kategori:Helios'un çocukları]] |
|||
[[Kategori:Jüpiter ilahları]] |
|||
[[Kategori:Klasik mitoloji yarı tanrıları]] |
Sayfanın 12.11, 19 Mayıs 2024 tarihindeki hâli
Faeton, Yunan mitolojisinde Güneş Tanrı Helios (Roma mitolojsinde Sol) ile Okeanidler'den Klimene’nin oğludur. Adı "parlak, ışıltılı" anlamına gelen Faeton’un öyküsü, Ovidius’un "Dönüşümler" kitabında anlatılmıştır.[1]
Mitoloji
Doğuşu
Helios, her akşam indiği Okeanos’un sularında kızkardeşleri Okeanidlerle oynaşırken gördüğü amca kızı Klimene'ye gönlünü kaptırmıştı . Günler geçtikçe aşkın ateşini arabasını sürdüğü Güneş’in ateşinden daha güçlü duyumsamaya başlamış, yaşlı Okeanos da hiç düşünmeden kızını vermişti ona. Bir oğulları olduğunda Güneş Tanrı kendi parlak ismini paylaştı onunla, adını Faeton koydu. [not 1]) Bu arada Okeanos oğlanın talihsiz geleceğini görmüş ama kızının mutluluğunu gölgelememek için gördüklerini kendine saklamıştı.[2]
Ovidius’un anlatımı[3]
Ovidius Faeton’un öyküsüne İo’nun öyküsünden geçiş yaparak başlar. Öykünün başında Ovidius’un dizelerine serpiştirdiği bilgilerden öğrendiğimize göre Faeton, Epafos adında, kendisiyle aynı yaşta ve kafada olan bir gençle arkadaşlık etmektedir. Bir önceki öyküden anlaşıldığına göre de Epaphos, Zeus’un İo’dan olan oğludur; İo’nun Hera’dan kaçış yolculuğu Nil Nehri’nin kıyılarında son bulmuş ve Epaphos da burada, yani Mısır’da doğmuştur. Faeton’un bir üvey babası vardır, çünkü Klymene Etiyopya kralı Merops ile evlidir. Sonuç olarak Epaphos ile Faeton iki komşu ülkenin yani Mısır ile Etiyopya’nın prensleridir.
Faeton, Epaphos ile konuşmalarında babasının Helios olduğunu söylemekte; Epaphos da buna inanmadığını, arkadaşının hayali bir babayla böbürlendiğini, annesinin her dediğine inandığını söylemektedir. Faeton Epaphos’un sözlerini hakaret olarak alır ve annesine giderek gerçeğin ışığında aklanmayı diler. Annesi de onun Güneş’ten olduğuna yeminle “Eğer yalan söylüyorsam onun ışığını son kez göreyim; bana inanmıyorsan git kendin öğren” der ona, “zor değil, doğduğu (güneşin doğduğu) yerdeki evi ülkemize yakındır.”
Faeton babasının sarayında
Annesinin bu sözleri üzerine Faeton doğu ufkuna doğru uzun bir yolculuğa çıktı. Sol’ün (Helios) göz kamaştıran sarayına vardığında yıldızlar çekilmeye başlamıştı. O günkü yolculuğuna hazırlanan Sol ışıklı tahtında oturuyor, o güne kadar hiç kimsenin gelmeye cesaret edemediği konağına ilk kez ayak basan bu gencin kendi oğlu olduğunu sağında ve solunda duran saniyelere, dakikalara, günlere ve yıllara söylerken gururla gülümsüyordu. Faeton’u sevinçle kucaklayarak “Annen doğru söylüyor” dedi, “sen benim oğlumsun, dile benden ne istersin? Stiks üzerine yemin ederim ki ne istersen yapacağım.”
O zamanlar yeminler Oceanus’un yeraltına giren kolu olan kutsal Styx ırmağı üzerine edilirdi. Böylece yeminlerin tutulmaması halinde gelecek cezalara katlanılacağı baştan kabul edilmiş oluyordu. Faeton isteğini dile getirince Sol ettiği yemine pişman oldu. Çünkü delikanlı Güneş’in dört atlı arabasını sürmek istiyordu. Babası onu vazgeçirmeye çalıştı. “Yemin ettim ama seni uyarmam gerek” dedi, “bu çok zor bir iştir. Bana bile zor geliyor. Alev soluyan azgın atları izlemeleri gereken yolda tutabilmek büyük güç ve beceri ister. Öğle vakti en yüksek noktaya çıktıklarında aşağıya bakarken benim bile içimi korku kaplıyor. Burçlar kuşağından geçerken Aslan’ın pençesinden, Akrep’in iğnesinden, Yengeç’in kıskaçlarından, Yay’ın oklarından ve Boğa’nın boynuzlarından kaçınmak gerekir. Hele iniş çok daha çetindir; dizginlere asılmak daha da güçleşir. Baban olduğuma inandıysan bir baba nasihatı gibi dinle sözümü, gel vazgeç bu işten. Senin dileğin bir armağan değil, bir felakettir. Başka ne istersen söyle, yapayım.” Fakat yüreği gençliğin serüven tutkusuyla dolu Faeton isteğinden vazgeçmedi. Dört atlı araba ışıklarını saçmaya başlamıştı bile. Gül parmaklı Aurora (Yun. Eos (Şafak) sarayın önünde bekleyen atları zor tutuyordu. Baba Güneş alevlere dayanabilmesi için oğlunun bedenini kutsal yağla ovduktan ve yüreği sıkışarak son uyarılarını yaptıktan sonra koyverdi onu.
Faeton Güneş’in atlarını sürüyor
Güneşin azgın atları burunlarından alev fışkırtarak hızla tırmanışa geçtiler. Fakat günün dakika ve saatlerine ayak uydurmaları için güçlü kollarla dizginlenmeleri gerekiyordu. Dizleri titremeye başlayan Faeton dizginleri sıklaştırmak ve gevşetmek arasında bocalamaya başladı. Sürücüden gelen gücün zayıfladığını fark eden atlar daha da azgınlaşarak yoldan saptılar; yalnız sağa sola değil, yukarı aşağı da koşuyorlardı. Yere yaklaştıklarında, yerkürenin tepesindeki buzlar eriyor, ortasındaki denizler çekiliyor, nehirler buharlaşıyor, ürünler ve hayvanlar telef oluyordu. Afrika’nın üzerinden geçerken yeşillikleri, gölleri çöllere dönüştürdüler. Nil nehri bile başını kumlara gömdü. Sonra bir türlü bulamadılar kaynağını. Kanları derilerinin yüzeyine toplandığı için Etiyopya halkı siyah renge büründü. Faeton üstesinden gelemeyeceği bir işe kalkışmış ve başarısız olmuştu. Artık babasının atlarına el sürdüğüne ve soyunu öğrenmeye çalıştığına pişman olmuş, Merops’un oğlu olarak tanınmayı ister hale gelmişti. Artık alabora olurken gemi kaptanlarının yaptığı gibi dümeni bırakıp onu tanrılara ve dualara terk eder duruma düşmüştü.
Faeton’un düşüşü ve kızkardeşlerinin dönüşümü
Bu arada topraklarının ve üzerinde yaşayan canlıların acıklı durumunu gören Toprak Ana Gaia torunu Zeus’un yardımını istedi. “Neden yıldırımların hiçbir şey yapmıyor?” diye sordu ona. Zeus da gürledi ve yıldırım oklarından birini Faeton’a fırlattı. Delikanlı saçları alevler içinde, gökyüzünde kayan yıldızlar gibi uçarak baş aşağı döne döne Eridanus (bugünkü Po) nehrine düştü. O günü güneşsiz geçirdi dünya. Sadece çıkan yangınlar aydınlattı yeryüzünü.
Faeton için nehir kıyısında yas tutan kızkardeşleri Heliades ve arkadaşı Cygnus öyle acı acı ağladılar ki Olymposlular dayanamayıp kızkardeşleri kavak ağaçlarına dönüştürdüler, Cygnus’u da bir kuğuya. Kızkardeşlerin gözyaşları amber damlalarına dönüştü. O günden beri kavaklar su kenarında salınır durur, yakınlarında da bir kuğu süzülür.
Notlar
- ^ Güneş Tanrı’nın özgün Yunanca ismi Helios’tur. Latin ozan Ovidius kitabında Güneş’in latinleştirilmiş isimleri olan Sol ve Phoebus isimlerini kullanmaktadır. Güneş’le özdeşleştirilmesine bağlı olarak Phoebus ismi Apollon için de kullanılır. Fransızcada atlı araba için kullanılan ‘phaéton’ sözcüğü Türkçeye ‘fayton’ olarak girmiştir.
Kaynakça
- ^ 1915-, Erhat, Azra, (2011). Mitoloji sözlüğü. Remzi Kitabevi. ISBN 978-975-14-0391-9. OCLC 863983984.
- ^ Nonnus, Dionysiaca, 38. Kitap, 115-190 dizeler.
- ^ Ovidius, Metamorphoses (Dönüşümler), I. Kitap, 750-775 dizeler; II. Kitap, 1-380 dizeler.