[go: nahoru, domu]

Kanser nedenleri: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
YBot (mesaj | katkılar)
İmmortalance (mesaj | katkılar)
k Hormonlar: Yazım hatası düzeltme, değiştirildi: arttırmak → artırmak
(10 kullanıcı tarafından yapılan 17 ara revizyon gösterilmiyor)
7. satır:
===[[Fiziksel]] kanserojenler===
====Radyasyon====
[[Morötesi|Ultraviyole]] ışınları ve [[iyonlaştırıcı radyasyon]] kanserojen etkisi olan fiziksel nedenlerin başında gelir.<ref name=":0" /><ref name=":1" /><ref name=":2" /><ref name=":3" /><ref name=":4">Lichtenstein P, Holm NV, Verkasalo PK, et al. Environmental and heritable factors in the causation of cancer--analyses of cohorts of twins from Sweden, Denmark, and Finland. ''New England Journal of Medicine,'' 343 (2): 78–85, 2000</ref> Güneş ısınlarıışınları ''(ultraviyole),'' deride [[DNA]] zararı oluşturur; DNA zararlarının onarılamadığı durumlarda [[skuamöz hücreli karsinom]], [[bazal hücreli karsinom]] ve [[Melanom|malign melanoma]] gibi deri kanserleri gelişir. [[Melanin]]in deriyi ultravioleultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinden koruyucu etkisi vardır. Bu nedenle deri rengi koyulaştıkça ultraviyoleye bağlı karsinomlar de azalır. Tropikal bölgelerde ve uzun yıllar güneş altında çalışan açık renk derili insanlarda (gemici, çiftçi) yüz ve eller gibi güneş gören yerlerde deri kanserleri daha sıktır. İkinci derecede güneş yanıklarının melanom etyolojisinde önemli bir yeri vardır. ''[[Melanin|Xeroderma pigmentosum]]'' kalıtımla geçen bir hastalıktır. Bu hastalığı olan kişilerin derileri güneş ışınlarına karşı çok duyarlıdır. Daha çocuklukta güneş gören yerler kurudur (''xero'') zamanla güneş ışınlarının zararlı etkileri belirir ''(solar dermatitis)'' ve zamanla deri kanserleri gelişir.<ref name=":1" /><ref name=":2" /><ref name=":3" />
 
İyonlaştırıcı radyasyonun olumsuz etkilerinin ilk örnekleri [[Almanlar|Alman]] ve [[Çekler|Çek]] maden işçilerinde akciğer hastalığı olarak ortaya çıkan ve ölümle sonlanan olgulardır. Ölen Alman ve Çek maden işçilerine 1920'li yıllarda yapılan otopsilerde işçi ölümlerine madenlerdeki [[radyum]] etkisiyle oluşan [[Akciğer kanseri|akciğer kanser]]inin neden olduğu anlaşılmıştı (o yıllarda ''[[Marie Curie|Madam Curie]]'' radyum üzerinde çalışmaktaydı; Curie ve kızı radyasyona bağlı lösemiden öldüler). Bir süre sonra [[X ışını|röntgen]]in tıpta kullanılmasına başlanmasıyla birlikte radyologlarda görülen deri kanserleri fark edilir. Röntgen (x-) ışınları ile beta ve gamma ışınlarının küçük dozları bile genler üzerinde zehir etkisi (genotoksik etki) gösterir ve kanser yapabilir. Bu tür bir [[irradyasyon]] latent onkogen virüsleri aktive edebilir. Bağışıklık sistemini bozarak öteki kanserojenlerin düşük dozda bile etkili olmasına yol açabilir. DNA zarara uğrar, [[gen]]lerde [[mutasyon]], [[kromozom]]larda kırılmalar yapabilir. [[Radyoterapi]] sonrası gelişen tümörler ile düşük dozda da olsa kronik radyasyon etkisinde kalanlarda ikinci primerler sıkça görülür; örneğin, [[meme kanseri]] tedavisinde uygulanan [[toraks]] irradyasyonuna bağlı akut ve kronik [[lösemi]]ler, öteki memenin karsinomu, [[Akciğer kanseri|akciğer]] ve [[Tiroid kanseri|tiroid]] kanserleri ile deride skuamöz hücreli karsinom.<ref name=":0" /><ref name=":1" /><ref name=":2" /><ref name=":3" />
39. satır:
|Lösemiler, karsinomlar (meme, tiroid. akciğer)
|}
[[Dosya:Operation Crossroads Baker Edit.jpg|küçükresim|353x353pikupright=1.6|'''Nükleer Patlama''' (deney)]]
 
====Mekanik travma====
“Hasta, 18 ay önce kolunu ya da bacağını bir yere çarptığını, şimdi orasının hızla şişmekte olduğunu söyler. Hekim gerekli incelemeleri yapar ve şişliğin tümör olduğunu anlar”. Anlatılan bu durum bir an mekanik travma ile tümör arasında ilişki bulunduğunu düşündürür. Özellikle çocukluk çağında kemik travmaları çok sıktır ve eğer her travma yerinden tümör çıksaydı “''herkeste tümör bu­&shy;lunması''” gerekirdi. Kemik kırıkları ve kemik ameliyatları da güçlü birer travma oldukları halde buralardan tümör çıkmamaktadır. Bugün kabul edildiğine göre ya tümör travmadan önce başlamıştır ya da ortamda güçsüz bir kanserojen vardır ve genotoksik etkisini yerel direnci bir an için kıran travmanın yardımıyla göstermiştir. Ayrıca tümörün bulunduğu yer daha duyarlıdır. Öteki yerlere olan travmalar unutulduğu halde tümörlü bölgeye gelen travma anımsanabilmektedir. Bu duruma göre tümör oluşumunda tek travmanın etkisi yoktur. Travma konusu testis tümörleri için de düşünülmüştür. Oysa ektopik testislerde tümörler daha sıktır. Ektopik testisler karın içinde bulundukla­&shy;rından travma etkisi altında kalmaları zordur.<ref name=":3" />
 
===[[Kimyasal]] kanserojenler===
Günümüzde içinde bulunduğumuz ortamdaki çevre kirliliği, besinler içersindekiiçerisindeki katkı maddeleri, tütün kullanımının yaygınlaşması, petrol ürünleri, ağır metaller ve benzeri faktörler genotoksik etkileriyle kanser oluşumunda başrolü oynarlar. Çevresel nedenlere ve kronik yangılara bağlı tümörlerin büyük bölümünde DNA zararına yol açan ''“[[serbest radikaller]]”'' önemli bir yer tutar.<ref name=":0" /><ref name=":1" /><ref name=":2" /><ref name=":3" /><ref name=":4" />
 
Kimyasal karsinojenlerin belirlenmesini anlatan klasik iki örnek vardır: Tümörlerin etiyolojisi konusundaki araştırmalar ve bulgular İngiliz bilim insanları ''Dr. John Hill'' ve ''Sir Percivall'' ''Pott'' ile başlar. 1771’de ''Hill'' burnuna enfiye çekenlerin burun mukozasındaki agressif kanserlere tütünün neden olduğunu bildirdi. 1775’de ''Pott'' Londralı baca temizleyicilerinin skrotumunda görülen deri kanse­&shy;rinin baca kurumuna ''([[katran]])'' bağlı olduğunu ileri sürdü. ''Pott’''un bulgusundan 140 yıl sonra (1915’te) iki Japon araştırıcı, ''Yamagiwa'' ve ''Ichikawa,'' deney tavşanlarının kulaklarının iç yüzüne uzun süre katran sürdüler. 3 ay kadar sonra papillomatöz kitleler oluştu. Bu oluşumlar daha sonra kan­&shy;serleşti ve bölgesel lenf düğümlerine [[metastaz]] yaptı. Böylece ilk kez deneysel olarak kanser yapılabileceği gösterilerek yeni bir çığır açıldı. İkinci adım katrandaki etkili maddeleri ayırmak oldu. Uzun araştırmalardan sonra, 1932’de ''Kennaway'' ve ''Cook,'' yüksek derecede karsinojen etkisi olan bir hidrokarbonu ''([[Benzo(a)piren|benzypyrene]])'' izole ettiler. Daha sonraki yıllarda bu yol üzerinden yürü­&shy;yen birçok araştırıcı değişik kaynaklardan yüzlerce kimyasal madde çıkar­&shy;dılar.<ref name=":3" />
 
Kimyasal kanserojenlerin tümör yapma güçleri farklıdır; bazıları çok güçlüdür. Bir bölümünde ise maddenin dozu ve etki süresi önemlidir. Kimyasal karsinojenler ikiye ayrılır:<ref name=":0" /><ref name=":1" /><ref name=":2" /><ref name=":3" /><ref>Poirier MC. Carcinogens, DNA Damage and Cancer Risk: Mechanisms of Chemical Carcinogenesis.World Scientific Publishing, Singapore-London-New Jersey, 2019</ref><ref>Penning TM (editor). Chemical Carcinogenesis. Springer, New York-Heidelberg-London, 2011</ref>
58. satır:
 
* Polisiklik hidrokarbonlar: Bu gruptaki hidrokarbonlarda ''[[Fenantren|phenanthrene]]'' çekirdeği vardır. Bir kısmı sentetiktir. Örnekler: ''cholanthrene, methylcholanthrene, benzypyrene, benzanthrancene.'' Vücutta normal olarak bulunan cinsiyet hormonları ([[androjen]], [[östrojen]]), [[safra]] asitleri, [[kolesterol]] gibi maddelerde de ''phenanthrene'' çekirdeği bulunur.
* Azo bileşikleri: Deneysel araştırmalar tereyağı sarısının ''(paradimethylaminoasobenzene)'' ve ''scarlet'' kırmızısının kara­&shy;ciğer karsinomu yapabildiğini göstermiştir ''(scarlet'' kırmızısı daha önceleri yara iyileşmesini kolaylaştırmak için kullanılırdı). Tereyağı sarısı karaciğerde yıkılır. Tereyağı sarısını yıkan enzimin çalışabilmesi için ''[[riboflavin]]'' ([[koenzim]]) gereklidir. Ribo­&shy;flavin eksikliğinde tereyağı sarısı yıkılamaz ve karaciğerde kanser yapar (riboflavin bir koantikarsinojendir).
* Alkilleştirici maddeler: Yüksek oranda kromozom anomalileri içeren tümörlerin oluşmasında etkilidirler. Deney hayvanlarında kromozom kırılmaları yaptıkları saptanmıştır.
* Aromatik aminler: [[Anilin]] boyası işçilerinde mesane kanseri sık görülür. Buradaki aktif madde ''naphtylamine’''dir.
* İnorganik maddeler: ''[[Arsenik]]'' deride, ''[[Krom|krom tuzları]]'' ve ''[[asbest]]os'' akciğerlerde, ''[[nikel]]'' burun sinüslerinde ve akciğerlerde kanser yapmaktadır.
* Doğal ürünler, besin bulaşmaları ve katkı maddeleri: Mantar toksinleri ([[aflatoksin]]), Afrika ve Asya ülkelerinin bazılarında besin olarak kul­&shy;lanılan Sago hurması ve aflatoksinlerin güçlü olduğu bazı tahıllar (bazı değişik koşulların da eklenmesiyle) karaciğer, mide, böbrek vb organlardan kanser çıkmasına neden olmaktadır. [[Nitrit]]ler salam, sucuk, sosis gibi et ürünlerine koruyucu madde olarak eklenirler. Midede [[Nitroamin|nitrözami]]nlere dönüşen nitritlerin kanserojen etkisi vardır. [[Pestisit|Tarım ilaçları]]yla bulaşık turfanda sebzeler ve meyveler kanserojen maddeleri sofralarımıza dek taşımaktadır.
* Kemoterapi: [[Kemoterapi|Kanser tedavisi]]nde kullanılan ilaçların kanserojen etkisi unutulmamalıdır. Kanser kemoterapisi gören hastaların ortalama %10’unda ikinci bir kanserin belirdiği gözlenir; yeni oluşan tümörlere “sekonder kanser” adı verilir.
 
83. satır:
|-
|Besin katkı maddeleri (hayvan deneyleri araştırma sonuçları)
|Siklamatlar, sakarin: mesane
 
Azo boyaları: karaciğer
 
Nitritler (nitrözaminler): mide
|Söz konusu maddelerin bir bölümü tüketimden kaldırıldı
|-
126. satır:
|Asbestos
|Akciğer, plevra
|İzolasyon, oto lastiği ve balatası
|-
|İnsektisidler
158. satır:
Mikroorganizmaların tümünde tümör oluşumunu tetikleme gücü yoktur. Bazı parazitlerin tümör yapabildikleri düşünülmektedir. Kanser yapma gücü olan canlı etkenlerin en önemlisi virüslerdir. Kanser oluşumunda virüsleri suçlayan teoriye (virüs teorisi) göre karsinojen virüsleri radyasyon, kimyasal karsinojenler, vb faktörler aktive eder. Bu görüş bazı kanserler için doğru olabilir ancak kanserlerin tümü için geçerli değildir. Karsinojen virüsler [[RNA]] ya da [[DNA]] tipindedir. Hayvanlardan izole edilen bazı onkogen virüsler insanlarda da tümör yapabilir. İnsan vücudunda yıllarca latent kalabilen virüsler günün birinde aktifleşebilirler.
 
'''Virüs enfeksiyonunun gelişmesi:''' Yeni tekniklerle yapılan deneyselşdeneysel çalışmalar ve yeni yöntemlerin geliştirilmesiyle virüs ve enfekte ettiği dokular arasında 2 tür etkileşim belirlenmiştir:<ref name=":0" /><ref name=":1" /><ref name=":2" /><ref name=":3" /><ref>Boccardo E, Villa LL. Viral Origins of Human Cancer. Current Medicinal Chemistry, 24: 2526-2539, 2007</ref><ref>Viruses and Cancer. CancerQuest. [https://www.cancerquest.org/cancer-biology/viruses-and-cancer 2020] {{Webarşiv|url=https://web.archive.org/web/20200927204306/https://www.cancerquest.org/cancer-biology/viruses-and-cancer |tarih=27 Eylül 2020 }}</ref>
 
* ''Enfekte olan hücreler virüsün çoğalmasına izin verir;'' virüse özgü DNA replikasyonları oluşur ve enfekte hücrenin parçalanmasıyla açığa çıkan yeni virionlar başka hücreleri enfekte eder.
* ''Enfekte olan hücreler virüsün çoğalmasına izin vermez;'' virüse özgü DNA replikasyonları gerçekleşemez, ancak virüs enfekte hücrede değişime ve tümör hücresine dönüşmesine yol açar.
 
Onkogen virüslerin 7 türü vardır; bunların 6'sı DNA, 1'i RNA virüsleri ailesindendir. Tümör oluşturan bu tür virüslerin vertikal yayılmaları fetüste ve yenidoğanda immun mekanizmaların henüz gelişmemiş olmasına bağlıdır (Tahsinoğlu).<ref name=":3" /> Bu durumda virüslere karşı koyulamaz, virüs ileri yaşlarda alınırsa vücut buna güçlü bir tepki gösterebilmekte ve tümör meydana getirme gücü azalmak­&shy;tadır. Ancak bağışıklık sisteminin kırıldığı ya da çok sayıda güçlü virüslerin alındığı durumlarda tümör oluşabilmektedir.
 
Doğadaki onkogen virüsler her canlı türünde tümör oluşturmaz. Bir virüs kuşlarda [[lösemi]] oluştururken insanlarda zararsızdır. Bir başka virüs maymun türleri arasında bile farklı etki gösterir; sincap maymununda ''(Saimiri sciureus)'' yalnızca enfeksiyon yapabilen bir [[Herpesvirus|herpesvirüs]] örümcek maymununa ''(Ateles geoffroyi)'' enjekte edildiğinde malign lenfomalara yol açar. Bu tür tümörlerden alınan [[biyopsi]]lerde virüslerden çok onların ayakizlerini (inklüzyonlar, cisimcikler, virüs antijenleri) görebiliriz. İnsanlarda tümör oluşumuna neden olan virüslerin çoğu etkiledikleri dokular için seçici davranırlar.
 
====Kanserojen virüsler====
Kanser oluşumuna neden olan virüslerin etkinlik mekanizmalarını gösteren ilk çalışmalar aynı dönemde ancak farklı laboratuvarlarda yapılmış ve araştırmacılara Nobel ödülünü kazendırmıştırkazandırmıştır ([https://www.nobelprize.org/prizes/medicine/1975/summary/ ''Temin'' ve ''Baltimore'' - 1975] {{Webarşiv|url=https://web.archive.org/web/20180812184005/https://www.nobelprize.org/nobel_prizes/medicine/laureates/1975/index.html |tarih=12 Ağustos 2018 }}). Bu araştırmalarla başlayan verilere göre karsinojen virüsler RNA ya da DNA tipindedir. ''Temin'', “[[onkogen]]” (kanser doğuran gen) kavramını bu dönemde kullanmaya başlamıştır. Virüsle enfekte olan hücreler iki tür protein üretir; virüsün kodladığı proteinler ve enfekte hücre genomunun kodladığı proteinler. Bu iki garip protein türü enfekte hücrelerin tümör hücrelerine dönüşmesini sağladığı gibi tümör hücrelerine de ölümsüzlük yetisini kazandırır. Virüslerin kodladığı proteinler hücre yüzeyine ulaştığında [[antijen]] olarak algılanarak immun sistemi uyarır. RNA virüslerinin çoğu proto-onkogenlere eklendiğinde viral DNA üretimine yol açan bir dizi nükleik asidasit içerirler. [[RNA]] virüsleri ve proto-onkogenlerden oluşan komplekse viral onkogen (v-''onc'') adı verilir. Viral onkogenlerin (v-''onc'')  ele geçirdiği normal hücrelerin denetimi viral genoma geçer.<ref name=":1" /><ref name=":2" />
 
DNA virüsleri onkogenik etkilerini tümör baskılayıcı genlerin tetiklediği proteinlerin üretimini engelleyerek gösterirler. DNA virüslerinin normal hücrelerin çekirdeklerine ulaşma sürecine ''“transfeksiyon”'' nitelemesi yapılır. Normal DNA virüsleri nükleik asidasit içeriklerini doğrudan insan dokusu hücrelerine sokarak replikasyonla (kopyalama) çoğalırlar. Onkogen DNA virüslerinde ise replikasyon (kopyalama) yoktur; etkilerini ürettikleri maddelerin 2 önemli etkisiyle gösterirler: (1) Tümör baskılayıcı gen (p53, Rb) proteinlerini inaktive ederler, (2) Onkogenlerin etkisini güçlendirirler.<ref name=":0" /><ref name=":1" /><ref name=":2" />
 
RNA virüsleri, önce “''RNA-directed DNA polymerase (reverse transcriptase)''” enzimi yardımıyla DNA kopyalarını (provirüsleri) oluştururular. Sonra da bu kopyaları insan genomuna sokarlar ve böylece çoğalırlar. RNA virüslerinin bir bölümü yapısal olarak doğrudan onkogen etki gösterir, bazıları da endojen bir onkogene bağlanarak onu aktive eder.<ref name=":0" /><ref name=":1" /><ref name=":2" /> İnsan hücrelerindeki viral genomların varlığı birkaç yöntemle belirlenebilir;<ref name=":0" /><ref name=":1" /><ref name=":2" />
 
* Virüse özgü nükleik asidasit dizilerinin belirlenmesi: DNA ve RNA [[Hibritleşme|hibridizasyon]]u yöntemi,
* Enfekte hücreler üzerinde virüse özgü antijenlerin belirlenmesi,
* Virüse özgü [[Mesajcı RNA|mRNA]] aranması.
181. satır:
 
* ''Human Immunodeficiency Virus (HIV):'' HIV enfeksiyonuna neden olan bir retrovirüstür. Özellikle AIDS ile sonlanan olgularda bağışıklık sisteminin çökmesi sonucu oluşan çok sayıda tümör saptanır. Başlıcaları; ''Kaposi sarkomu; Lenfomalar (''Primer serebral lenfoma'','' Non-Hodgkin lenfoma'','' T-cell lenfoma, Hodgkin lenfoması); ''Epitel tümörleri:'' Uterus serviks karsinomu'','' Konjunktiva karsinomu, Anorektal karsinom.
* ''Erişkin T-lenfosit lösemisi virüsü'' [human T lymphocyte virus type I (HTLV-I)]: lenfositik lösemili erişkin hastalardan alınan tümör hücrelerinden kültürü yapılabilen bir retrovirüstür.  Bir başka türü olan “human T lymphocyte virus type II HTLV-II)” ''hairy cell leukemia'' etkenidir.
* ''Meme kanseri virüsü'' [mouse mammary tumor virus (MMTV)]: Farelerde meme kanserine neden olan bir retrovirüstür. İnsan meme kanseri olgularının bir bölümünde tümör hücreleri ile süt sıvısında MMTV partiküllerini anımsatan oluşumlara ve antijene rastlanabilmektedir.
 
Bazı araştırmacılar insanlarda ve deney hayvanlarında karsinogenez için duyarlı genlerin bulunduğunu düşünmektedirler. Bunlar özellikle herediter neoplastik sendromlarda, ailesel kanserlerde ve etnik varyasyonlarda rol oynar. Duyarlı genlerinin çevreden gelen karsinojen etkilere ne tür mekanizmayla yanıt verdiği kesin olarak bilinme­&shy;mektedir. Bir bölüm araştırmacı her hücrede latent olarak bulunan C tipi RNA virüslerinin çevresel karsinojenlerle ya da yaşlanmayla aktif duruma geçtiğini savunurlar. Bu görüşe göre kanser predispozisyonundan sorumlu tutulan duyarlı genler gerçekte virüslere bağlıdır.<ref name=":0" /><ref name=":1" /><ref name=":2" />
{| class="wikitable"
|'''''Virüs ailesi'''''
229. satır:
* ''Human Herpes Virus ailesi - Epstein-Barr virüsü (EBV):'' HHV ailesinin tümör oluşumunda en etkin olan üyesi Epstein-Barr virüsüdür. İnfeksiyöz mononükleozis akut bir EBV enfeksiyonudur. Virüs özellikle B lenfositlerini etkiler ve tümöral proliferasyonlarına yol açabilir. Afrika’da sıtma kuşağında görülen Burkitt lenfomasında, uzakdoğuda görece sık rastlanan nazofarinks karsinomlarında ve bazı lenfoma türlerinde EBV genomu bulunabilmektedir.
* ''Human Herpes Virus ailesi - Kaposi sarkomu herpesvirüsü (KSHV):'' HHV ailesinin Kaposi sarkomu oluşumuna neden olan üyesidir.
* ''Hepatit virüsleri:'' Hepatit B virüsü (HBV) akut hepatit, Hepatit C virüsü  (HCV) kronik hepatit nedeni olan virüslerdir. Her iki virüsün hepatosellüler karsinom riskini arttırdığı bilinmektedir.
 
{| class="wikitable"
307. satır:
 
====Mantarlar====
Uygun olmayan ortamlarda (özellikle nemli) depolanan kurutulmuş gıda maddelerinde (kuruyemişler, tahıllar, baharat, vb) üreyen Aspergillus ailesi mantarların ''([[Aspergillus flavus]]'' ve ''[[Aspergillus parasiticus|Aspergillus parasiticus)]]'' ürettiği [[aflatoksin]] adı verilen toksik madde karaciğer ve safra kesesi kanserlerine neden olmaktadır.<ref>Nogueira L, Foerster C, Groopman J, et al. Association of aflatoxin with gallbladder cancer in Chile. Journal of American Medical Association,. 313 (20): 2075–2077, 2015</ref>
 
==Organizmanın kendisinde bulunan (endojen) kanserojenler==
===Hormonlar===
Bu konuda en etkili olanlar [[östrojen]] ve [[androjen]] hormonlardır. Östrojen hormonun [[Meme kanseri|meme karsinomu]]nda, androjen hormonun [[Prostat kanseri|prostat karsinomu]]nda etkin olduğu bilinmektedir. Bu nedenle meme karsinomunun tedavisinde yumurtalıklar (ovar­&shy;yumlar) çıkarılır ve androjen hormon verilir. Prostat karsinomunda da [[testis]]ler çıkarılır ve östrojen hormon kullanılır. Erkeklere östrojen hormon verilmesinden sonra meme karsinomunun oluşabildiği görülmüştür. Meme kanserlerinin bir bölümünde kanser hücrelerinin yüzeylerinde östrojen (daha seyrek olguda [[progesteron]]) reseptörleri bulunur. Reseptörlerin varlığı özel mikroskopi yöntemleri (immunohistokimyasal yöntemler) belirlendikten sonra düzenlenen ovaryum [[rezeksiyon]]u ve östrojeni bloke eden ilaç tedavisi tümörün gerilemesine yol açar.<ref name=":1" /><ref name=":2" /><ref name=":3" />
 
Kadınlardaki yüksek östrojen düzeyinin endometrium ve meme kanserlerindeki etkisi önemlidir. Östrojen üreten bir ovaryum tümörünün varlığı ya da yüksek düzeyde östrojen içeren [[oral kontraseptif]]ler [[Endometriyum|endometriu]]mda [[hiperplazi]] oluşturmakta ve kanser riskini arttırmaktadırartırmaktadır.<ref name=":1" /><ref name=":2" /><ref name=":3" />
 
1950lerde düşük riski nedeniyle önlem olarak sentetik östrojen ''[Diethylstilbestrol (DES)]'' kullanan gebe annelerin doğurdukları kız çocuklarında (15-30 yaşlarına geldiklerinde) vajina mukozasının berrak hücreli kanserler gözlenmiştir. Afrika’daki Bantu’larda diyet yetersizliğinden karaciğer bozuklukları sıktır ve östrojen inaktive edilemez. Bu nedenle Bantu erkeklerinde jine­&shy;komasti ve meme karsinomu, kadınlarında uterus myomları oldukça sıktır.<ref name=":1" /><ref name=":2" /><ref name=":3" />
 
Bazı fare soylarında meme karsinomu sıktır. Bunların yavrularının ovar­&shy;yumları çıkarılırsa spontan meme karsinomu oluşması önlenir. Aynı yavru­&shy;lara östrojen hormon verilirse meme karsinomu ya da ''cervix uteri'' karsinomu meydana gelir.
 
[[Böbrek üstü bezleri|Böbreküstü bezleri]] yaşlı kadınların östrojen kaynağı sayılabilir. Çünkü menopozdan sonra böbreküstü bezlerinde östrojen yapımı artar, ovaryumlar çıkarılırsa daha da ar­&shy;tar. Bu bakımdan yaşlı kadınlardaki meme karsinomundan böbreküstü bezleri sorumlu tutulabilir.<ref name=":1" /><ref name=":2" /><ref name=":3" />
 
Gonadlardan (testis, yumurtalık) ve böbreküstü bezlerinden cinsiyet hormonlarının salgılanmasını [[hipofiz]] kontrol eder. Hipofizin ameliyatla çıkarlımasından (hipofizektomi) sonra cinsiyet hormonlarının salgılanması azalır; cinsiyecinsiyet hormonlarına bağlı tümörlerde hipofizektomi uygulanabilir. Eğer [[Endokrin sistem|endokrin]] bezlerden biri iyi çalışmazsa hipofiz daha fazla “uyarıcı hormon” salgılayarak o bezi kamçılar. Eğer bu kamçılama uzarsa ilgili endok­&shy;rin bezde önce hiperplazi, sonra selim tümör ve sonunda kanser meydana gelir. Örnek: Sıçanlar ''“thiouracil”'' ile beslenirse tiroidden hormon salgılanması ön­&shy;lenir. Bu nedenle hipofizden daha fazla tireotrop hormon (TSH) salgılanır ve tiroid kamçılanır. Tiroidde sırasıyla hiperplazi, selim nodüller ve kanser oluşur. İyi diferansiye tiroid karsinomlarında tümör hücrelerini kamçılayan faktör TSH (''thyroid-stimulating hormone'')’dir. Dışarıdan verilen tiroid hormonu hipofizdeki TSH üretimini durdurur. Hormonların karsinojen etkilerinde önemli nokta şudur: Endokrin kontrol altındaki bir organ işlevsiz konuma girerse, tropik hormonların güçlü baskısı altında kalır ve kanserleşebilir.<ref name=":0" /><ref name=":1" /><ref name=":2" />
 
Organ [[Organ nakli|transplantasyon]]larında immunosupressif tedavi uygulanmasından sonra transplante edilen organda ya da vücudun başka bir yerinde kanser oluşması kolaylaşır. Bazı karsinojenler (özellikle polisiklik aromatik hidrokarbonlar) aynı zamanda immu­&shy;nosupresyon yaparlar, böylece bir kanser ortaya çıkarken immun tepki ile karşılanmaz. Bazı olgularda [[Bağışıklık sistemi|immun sistem]] düzelirse tümörde kendiliğinden (spontan) gerileme olabilir.
 
===Kalıtım===
İnsan organizmasındaki –teorik olarak- her hücrede kanserleşme eğilimi vardır. Organizmanın direnme gücü kalıtımın öne çıkardığı en önemli faktördür. Kalıtımın kansere karşı direnç ya da kanser oluşması için uygun ortam hazırladığı söylenebilir. Bu nedenle çoğu tümörlerde kalıtımın önemli rolü vardır. Hetediter neoplazmların çoğu otosomal dominant geçerler. Bu konudaki örnekler azdır; insanlarda bazı ailelerde kanser çok sıktır ve yeterli süre yaşayanların hemen tümü kanserden ölür. İnsanlarda kalıtımla geçen tümörlerden başlı­&shy;caları:<ref name=":0" /><ref name=":1" /><ref name=":2" />
{| class="wikitable"
|
353. satır:
'''Paratiroid:''' Adenom
 
'''Pankreas tümörü (adenom/karsinom):''' Gastrinoma (Z-E sendromu)'';'' İnsülinoma; Glukagonoma
 
'''Hipofiz adenomu:''' Prolaktinoma; GH, ACTH, TSH üreten adenomlar
|<nowiki>- 11 q 13</nowiki>
|-
422. satır:
 
===Smegma===
Erkekler sünnet edilirken sünnet derisi (''preputium)'' kesilerek çıkarılır. ''Preputium''’dan salgılanan bir maddenin (smegma) karsinojen etkisi vardır. İnsan smeg­&shy;ması kullanılarak deney hayvanlarında rahim boynu karsinomu yapılmıştır. Bu nedenle sünnetli erkeklerde [[Penis|penis karsinomu]] çok seyrek sünnetsizlerde sıktır. Sünnetsiz erkekler cinsel ilişki sırasında smegmayı kadınlara bulaş­&shy;tırdığından sünnetsiz erkeklerle cinsel ilişkisi olan kadınlarda [[uterus]] karsinomu daha sıktır. ''Smegma'' erkekler için endojen, kadınlar için ekzojen bir karsinojendir.<ref name=":0" /><ref name=":1" /><ref name=":2" /><ref name=":3" />
 
===Yaş===
433. satır:
* Uzun yaşayanlar çeşitli karsinojenlerin etkisi altında daha uzun süre kalmış olurlar.
 
Yapılan istatistiklere göre her kanser cinsinin en sık rastlanıldığı yaşlar, yani yaş eğrisinde bir tepe noktası vardır. Buna karşılık lösemilerin yaş eğri­&shy;sinde iki tepe noktası bulunur; biri çocuklukta, öbürü yaşlılıktadır. Çocuklarda ''akut lenfositik lösemi'', erişkinlerde ise ''kronik lenfositik lösemi'' daha fazladır.
 
===Cinsiyet===
449. satır:
 
* Asbestli topraklar üzerinde kurulmuş yerleşim alanlarında yaşayanlarda [[Mezotelyoma|mezotelyom]]a çok sık görülür.
* İyod eksikliğinde tiroid büyümektedir ''(struma, [[Guatr|goitre]]).'' Bu durumdaki tiroidden kanser çıkma olasılığı yükselir. ÜlkemizdeTürkiye'de Karadeniz bölgesi kadınlarında sık görülür.
* Tütsülenmiş balık tüketen Japonlarda mide kanseri çokça görülür.
* B vitamini eksikliğine bağlı olduğu sanılan [[Plummer-Vinson sendromu|''Plummer-Vinson'' sendromu]]nda [[Yutak|farinks]] kanserleri daha sıktır.
* Hepatit B ve C enfeksiyonunun yaygın olduğu ülkelerde primer karaciğer karsinomu sık görülür.
* Hepatitis B ve [[aflatoksin]] etkisine bağlı primer karaciğer karsinomu gelişmiş ülkelerde enderdir. ''[[Aspergillus flavus]]'' kökenli bir toksin olan aflatoksine bağlı karaciğer tümörleri Cezayir, Senegal, Sudan, Endonezya, Çin (özellikle Hong Kong)  &nbsp;gibi ülkelerde sıktır.
* Yetersiz protein alan toplumlarda kanser sıklığı artar; önce [[Siroz|karaciğer sirozu]] belirir, zamanla sirozdan primer karaciğer karsinomu gelişir (uzun süren ''[[Kolin|choline]]'' eksikliğinde sıçanların % 40’ında karaciğer karsino­&shy;mu ve % 38’inde akciğer karsinomu oluşmaktadır).
* Yüksek ısıda kızartma için kullanılan yağlar karsinojen nitelik kazenırkazanır.
* [[Obezite]]de kanser sıklığı artar. Örnek bir deneysel çalışmada önceden tümör oluşturulmuş fareler iki gruba ayrılmış, bir grup hayvan düşük kalorili öteki grup yüksek kalorili diyete alınmıştır. Yüksek kaloriyle beslenen farelerin tümörleri hızla büyürken, düşük kaloriyle beslenen farelerin tümörleri oldukları büyüklükte kalmıştır. Bir başka deneysel araştırmada karbonhidrat türü besin verilmeyerek günlük kalorisi azaltılan farelerde meme tümörünün seyrekleştiğini göstermiştir.
* Kalorisi yüksek ve liften yoksun rafine ürünleri tüketen insanlarda kolorektal kanserler riski yüksektir (ABD, Kanada, Avustralya).
468. satır:
 
===Kokarsinojenler===
Bazı etkenler kanserleşme yapmadıkları halde, başka faktörlere yar­&shy;dımcı olurlar. Kanser yapacak dozdan daha az dozdaki bir karsinojen eğer bir kokarsinojenle birlikte olursa kanserleşme meydana gelir. Yukarıda sayılan yaş, cinsiyet, beslenme, sikatrisler gibi faktörler birer kokarsinojen sayılabilir.<ref name=":0" /><ref name=":1" /><ref name=":2" /><ref name=":3" />
 
==Kaynakça==
{{kaynakçaKaynakça}}
 
[[Kategori:Kanserojenler]]