Han Tümertekin
Bu madde hiçbir kaynak içermemektedir. (Haziran 2016) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
Mimar Han Tümertekin (d. 1958), mimari etkinliğini 1986 yılında İstanbul’da kurduğu Mimarlar ve Han Tümertekin Proje Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. çerçevesinde yürütmektedir. Tümertekin, Türkiye başta olmak üzere, Hollanda, Japonya, Kanada, Birleşik Krallık ve Fransa’da projeler gerçekleştirmiştir. Mimarlık öğrenimini İstanbul Teknik Üniversitesi’nde tamamlayan Tümertekin, İstanbul Üniversitesi’nde tarihsel koruma konusunda çalışmalar yapmıştır. Mesleki çalışmalarına ek olarak 1992 yılından bu yana mimarlık öğrenimine de katkıda bulunan Tümertekin, İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Yüksek Lisans programının kurucu ve yürütücülerindendir. Harvard Graduate School of Design, École Spéciale d’Architecture-Paris ve École Polytechnique Fédérale de Lausanne’da konuk öğretim üyeliği yapmaktadır. Ulusal ve uluslararası pek çok jüride görev alan Tümertekin verdiği konferanslar ve yönettiği workshop’ lar ile uluslararası mimarlık etkinliklerinde yer almaktadır. Domus, Abitare, Architectura Viva, d’Architecture, 'World Atlas of Contemporary Architecture’, ‘Atlas of 21st Century World Architecture’ gibi yayınlar Tümertekin’in çalışmalarına yer vermiştir. Ayrıca seçilmiş projeleri Harvard University Press tarafından bir monografi olarak yayınlanmıştır. 1998 ve 2000 yıllarında Ulusal Mimarlık Ödülü’ne (Türkiye) layık görülen Tümertekin’in çeşitli ulusal ve uluslararası ödülleri vardır. Mies van der Rohe ödüllerinde SM Evi sergilenen Tümertekin, ‘B2 Evi’ ile 2004 Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü kazanmıştır. ‘2007 Ağa Han Mimarlık Ödülü jürisinde de yer alan Tümertekin, 2008 yılından bu yana Ağa Han Mimarlık Ödülleri Yönetim Kurulu üyesidir.
Ağa Han jürisinin B2 evi için görüşleri şöyle: “Yepyeni, benzeri görülmemiş bir yaratım ama bir yandan da, yer aldığı ortamdan koparılması olanaksız bir parça. Çevresindeki yapılar ve yer şekilleriyle birlikte geçmişten gelen bir ev; kendine en yaraşan giysilere bürünmüş, gururla bekliyor kendi çağının gelmesini. Yapı olabildiğince az sayıda eleman kullanılarak gerçekleştirilmiş, ama gene de derin bir saygı uyandırıyor. Mimarlık mesleğinin tüm bilgisinin, tüm zenginliğinin seferber olup kendisini ortaya çıkardığını biliyor. Mimarının birey olarak beslediği istekleri, mimarının yaşadığı özlemleri, o en benzersiz yanını yaşam alanına taşıdığını gayet iyi biliyor.”